Türkiye UNESCO Dünya Mirası Listesi

Türkiye UNESCO Dünya Mirası Listesi

Türkiye‘deki UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan eserlerin sayısı 2016 yılı itibariyle 16’ya yükseldi. 175’ten fazla ülkenin imza attığı antlaşma ile koruma altına alınan dünya mirasları, gezginlerin en çok ilgisini çeken alanlar arasında yer alıyor. UNESCO tarafından belirlenen kültürel ve doğal varlıklar gelecek nesillere aktarılmaya çalışılıyor.

Antlaşmayı imzalayan ülkeler arasından seçilen 21 ülke temsilcisinin oluşturduğu Dünya Miras Komitesi aday gösterilen değerler arasından seçim yapıp listeyi oluştururken, gezginlere ise bu listeyi ziyaret edip keşfetmek kalıyor. Aynı komite Dünya Miras Fonu’nda biriken bütçeden dünya miraslarına katkıda bulunarak bu mirasların korunmasına da destek oluyor.

Türkiye UNESCO Listesindeki Yerler

Kapadokya ve Göreme Milli Parkı (1985)

UNESCO Turkiye Listesi
6 Aralık 1985’ten bu yana listede yer alan Göreme ve Kapadokya Milli Parkı Türkiye’nin listede yer alan en eski değeri. Başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılan Kapadokya, 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıktı.

Hititlerin yaşadığı topraklar daha sonra Hıristiyanlar için önemli bir merkeze dönüştü. Yerli ve yabancı yüzbinlerce turistin ziyaret ettiği bölge Türkiye’nin en önemli turizm alanlarından.

Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Sivas (1985)

Divrigi-UNESCO

1985 yılında listeye giren Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası için Evliya Çelebi şöyle demiştir: “Üstad, mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır.”

Cami 1228–29 yıllarında Mengücekli beyi Ahmed Şah tarafından; Dârüşşifa ise aynı tarihte, Ahmed Şah’ın eşi ve Erzincan beyi Fahreddin Behramşah’ın kızı olan Turan Melek tarafından Ahlatlı Muğis oğlu Hürrem Şah adlı bir mimara yaptırılmıştır.

İstanbul’daki Tarihi Yerler (1985)

Istanbul-UNESCO

Türkiye’nin en çok turist ağırlayan merkezi olan İstanbul, tarihi alanları ile 1985 yılında listeye adını yazdırmıştır.

Avrupa ve Asya’nın kesişiminde yer alan ve birçok önemli olaya tanıklık eden kent, uzun zaman dilimleri boyunca her alanda merkez olmayı ve iktidarda kalmayı başaran dünyadaki ender yerleşim yerlerinden biri olmayı başarmıştır.

Hattuşaş: Hitit Başkenti, Çorum (1986)

UNESCO-Hattusas

Hitit Devleti’nin başkenti olan Hattuşaş 1986 yılında listeye girdi. Çorum’un Sungurlu ilçesinin güneydoğusunda, Boğazkale ilçesinin 4 km doğusunda yer alan Hattuşaş’ta Hatti, Asur, Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma kalıntılar sergileniyor.

Nemrut Dağı, Adıyaman (1987)

Nemrut-UNESCO

Bazı kaynaklarda dünyanın sekiz harikasından biri olarak da gösterilen Nemrut Dağı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne 1987’de girmiştir. Adıyaman’da bulunan dağ 2 bin 150 metre yükseklikte bulunurken, Kommagene kralı Antiochus Theos, MÖ 62 yılında bu dağın tepesine, pek çok Yunan ve Pers tanrısının heykelinin yanı sıra kendi mezar-tapınağını da yaptırmıştır. Nemrut Dağı Milli Parkı‘ındaki mezarda, bir kartalın başı gibi, tanrıların taş oymaları bulunur.

Pamukkale ve Hierapolis Milli Parkı, Denizli, (1988)

Pamukkale-UNESCO

Kaplıcalar ve akan sulardan oluşan travertenlerin bulunduğu Pamukkale, Denizli’nin en çok turist çeken turistik merkezi. 1988’de listeye dahil edilen Pamukkale ve Hierapolis kenti toplam 2 bin 700 metre uzunluğunda 600 metre genişliğinde ve 160 metre yükseklikteki beyaz kalenin üzerine inşa edildi.

Ksanthos-Letoon, Muğla (1988)

Ksanthos-UNESCO

Fethiye yakınlarında bulunan antik kent Ksanthos, Antik Çağ’da Likya’nın başkenti olarak biliniyor. Şair Ovidius’un anlattığı bir öyküye göre kent, Zeus’tan hamile kalan Leto’nun adına kurulmuştur. Kentte en eski yerleşim izleri MÖ 7. yüzyıla kadar gider. Kalıntılar ve ele geçen kitabeler buranın dinsel ve politik bir alan olduğunu göstermektedir. Letoon M.S. 7. yüzyılda terk edilmiştir.

Tarihi Safranbolu Şehri, Karabük (1994)

Safranbolu-UNESCO

1994 yılının son günlerinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edilen Tarihi Safranbolu Şehri tüm hızlı şehirleşme hamlelerine direnerek kültürel değerlerini korumayı başardı.

Mimari gelenekleri, özellikle yarı ahşap, üç odalı Pontian Yunan stilinde depreme dayanıklı evleri ile önemli bir turistik merkez olma özelliğini taşıyor.

Truva Antik Şehri, Çanakkale (1998)

Truva-UNESCO

1998 yılından beri Dünya Miras Listesi’nde, 1996 yılından beri ise Milli Park statüsünde olan Truva Homeros tarafından yazıldığı sanılan iki manzum destandan biri olan İlyada’da bahsi geçen Truva Savaşı’nın gerçekleştiği kent olarak biliniyor.

Selimiye Camii ve Külliyesi, Edirne (2011)

Selimiye-UNESCO

Drina Köprüsü’nden sonra listeye dahil olan Osmanlı eseri olarak dikkat çeken Selimiye Cami Edirne’nin en çok ziyaret eden simge yapıları arasında yer alıyor.

Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer) yaşında yaptığı ve “en iyi eserim” dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir.

Neolitik Dönem Çatalhöyük Kalıntıları, Konya (2012)

Catalhoyuk-UNESCO

Çatalhöyük Kalıntıları’nın UNESCO tarafından 2012 yılında Dünya Miras Listesi‘ne dahil edilmesine karar verildi.

Çatalhöyük, Orta Anadolu’da, günümüzden 9 bin yıl önce kurulan, Neolitik Çağ ve Kalkolitik Çağ yerleşim yeridir. Çatalhöyük’ün diğer neolitik yerleşimlerden temel farkı, bir köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu yerleşimin sakinleri, ilk tarımcı topluluklardan da biridir.

Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu (2014)

Cumalikizik-UNESCO

“Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu” Dünya Miras alanı, Orhangazi Külliyesi ve çevresini içine alan Hanlar Bölgesi, Hüdavendigar (I. Murad) Külliyesi, Yıldırım (I. Bayezid) Külliyesi, Yeşil (I. Mehmed) Külliye, Muradiye (II. Murad) Külliyesi ve Cumalıkızık Köyü olmak üzere altı bileşenden oluşuyor.

Bursa ve Cumalıkızık bugün hala yaşayan ticari kültürü ve kente oldukça yakın kırsal yaşamın devamlılığı ile birlikte erken dönem Osmanlı yaşam şekli ve vizyonuna iyi bir örnek olarak gösteriliyor.

Pergamon Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, İzmir (2014)

Bergama-UNESCO

İzmir’in Bergama ilçesinde yer alan Helenistik, Roma, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemlerine ait katmanları içerisinde barındıran Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, dokuz bileşenden oluşuyor.

Kale Dağı’nın tepesindeki antik Pergamon yerleşimi anıtsal mimarisiyle Helenistik dönem şehir planlamacılığının en iyi örneğini temsil ediyor. Athena Tapınağı, Trajan Tapınağı, Helenistik dönemin en dik tiyatro yapısı, kütüphane, Heroon, Zeus Sunağı, Dionysos Tapınağı, agora ve gymnasion yapıları bu planlama sisteminin ve dönem mimarisinin en seçkin örnekleri olarak karşımıza çıkıyor.

Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı (2015)

Hevsel-UNESCO

Diyarbakır Kalesi kökeni M.Ö. 3000’lere dayanan önemli bir savunma yapısı olmanın yanı sıra; içinde barındırdığı Helen, Latin, Süryani, Ermeni ve Arap dillerindeki yazıtlarla, Anadolu’da iç içe geçmiş uygarlıkları belgeleyen üstün evrensel değere sahip bir kültür varlığıdır. Binlerce yıldır kaleyle bağlantısı olan Hevsel Bahçeleri Asurlulardan günümüze, şehrin yiyecek ihtiyacını karşılayagelen önemli bir doğal alandır.

Efes, Selçuk, İzmir (2015)

Efes-UNESCO

Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’na ve asırlardır dini merkez işlevi gören Selçuk Meryem Ana Evi’ne ev sahipliği yapan Efes, Anadolu uygarlıklarının çeşitliliğini yansıtıyor. Yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlayan merkez Roma dönemi yapılarının en güzellerinden birisi olan Celcus Kütüphanesi’ni de bünyesinde bulunduruyor.

Ani Tarihi Kenti, Kars (2016)

ani-antik-kenti

Tarih öncesi dönemlerden itibaren farklı kültürlere ev sahipliği yapan ve Orta Çağ boyunca İpek Yolu’nun Kafkaslardan Anadolu’ya giriş noktasında kurulan Ani, Ermenistan-Türkiye sınır noktasında, Kars şehrinin göz alıcı tarihi yerlerinden.

Uzun yıllar boyunca bölgenin politik, kültürel ve ekonomik merkezi konumunda olan Ani Tarihi Kenti, ayakta kalan surları, örnek şehir planlaması, dini ve sivil mimarinin izleri ile Pagan, Hristiyan ve Müslüman kültürlerine ait kalıntılar taşıyor.