Heybeliada Gezilecek Yerler

Bahriye Mektebi

Heybeliada yıllardır hep gitmek isteyipte bir türlü gidemediğim yerdendi. İstanbul’un güzel adalarının başında geliyor Heybeliada. İstanbul adalarının ikinci büyüğü olan Heybeliada, heybeye benzediği için bu ismi aldığı söylenmekte. Adanın daha önceki isimleri ise Demonisos, Demonese, Khalki, Khalkitis isimleri dönem dönem kullanılmış. Adanın en çok bilinen ismi ise Rumcada bakır anlamına gelen Halki. Sabah erken saatte Kabataş’tan kalkan Turyol’un tekneleri ile yaklaşık bir saat süren bir yolculuk sonrası adaya varabildim. Yolculuk için 20 TL ücret ödedim eğer şehir hatları vapuru ile gitmek isterseniz 10 TL.

HEYBELİADA GEZİ YAZISI

Özel tekneler sadece Heybeliada ve Büyükada’ya uğrarken Şehir hatları ise sırasıyla Burgazada, Kınalıada, Heybeliada ve Büyükadaya uğruyor dolayısıyla zamanda diğerine göre biraz daha uzun tutuyor. Vapur saatlerini detaylı öğrenmek için şehir hatları sitesini ziyaret edebilirsiniz. Adayı gezmenin üç yolu var, birincisi ve en özeli yürüyerek keşfedebilir, saati 15 Tl’ye (pazarlık yaparsanız 10 Tl’ye bırakıyorlar) kent merkezinden bisiklet kiralayabilirsiniz. Ama biraz dik ada yollarında nefes nefese kalsanızda mis gibi temiz havada aheste aheste gezmenizi öneririm.

Ruhban Okulu

Ruhban Okulu

İlk ziyaretim sahilden ümit tepesindeki Ruhban Okulu oldu. Burası aslında bir yüksekokul, ve Atina Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden sonra ilk akademik okul olma özelliğini taşıyormuş. Okul ilk zamanlarında mezun ettiği kişiler arasında şuan Fener Rum Patriği  1. Bartholomeos’da bulunmaktadır. Okulu ziyaret edebilmenize izin veriliyor fakat sadece bir sınıfı ve bahçesini gezebiliyorsunuz. Bahçesinde ise 9. y.y. kurulan Aya Tiriada Manastırı bulunmaktadır, manastırı sadece gruplar geldiği zaman ziyarete açıyorlarmış. Görevliden rica minnet 2 dakika izin isteyince sağ olsun kırmadı, içerisi küçük bir manastırdı ve  vitrayların renk cümbüşü ise harikaydı.  Manastırın arka tarafında ise küçük bir mezarlık ve mini bir hayvanat bahçesi bulunmaktadır.

Aya Tiriada Manastırı

1971 yılında dönemin şartlarından dolayı özel yüksekokullar devlet kontrolünde olması istenince Fener Rum Patriği bunu kabul etmeyip eğitim durdurulmuş, okul ve sıralar şu an bomboş. Harika çam ağaçlarının ve bence adanın en güzel yerinde görülmesi gereken adanın öncelikli önemli yapılarından biri, adaya ziyaretinizde es geçmeyin derim. Ümit burnunun alt tarafındaki yolu takip ettiğinizde Terki Dünya Kilisesini ziyaret etmek için 20 dakikalık bir yol yürümeme rağmen görememek üzüntü vericiydi.

Burası 1859 yılında dünya hayatını terketmek isteyen bir keşiş burada ev yapmış ve daha sonrasında ise onun Ortodoks olan keşiş ölünce onun hatırasını yaşatmak için adından anlaşılabileceği gibi evi kiliseye çevrilmiş.  Yol boyunda ise geçerken çam ağaçlarının içerisinde yan yana olan Türk ve Rum Ortodoks mezarlıklarını görebilirsiniz. Dönüş yolunda ise dışarıdan görüpte bayıldığım bina Tarihi Halki Palace Otelibeyaz ve pembe boyalı köşk ve bahçesindeki rengine uyan çiçeklerle harika gözüküyordu. Yürüdüğüm bu yol Refah Şehitleri Caddesi birbirinden güzel köşkleri görmenin keyfini yaşadım. Cadde sonunda şehir merkezine yaklaşırken Demirtaş sokağının sonunda ünlü edebiyatçımız Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın köşkünü ziyaret edebilirsiniz.

Heybeliada Sanatoryumu

Heybeliada Sanatoryumu

Heybeliada Sanatoryumu, geçmişin ünlü tedavi merkezlerinden birisiymiş. 1924’te binanın yapımı için İsviçre’deki bir hastane model alınmış. Aynı tarihte 16 yataklı bir sağlık tesisi olarak faaliyete başlamış. Heybeliada’nın temiz havası hastalara o kadar iyi geliyormuş ki balkonlara bile yataklar konulmuş. Yıllar boyunca sayısız insana çare olmuş.

90’lı yıllara gelindiğinde bir ilgisizlik sarmış sanatoryumu. Boş ve bakımsız kalmış. En son darbeyi de 17 Ağustos 1999 Depremi vurmuş. Heybeliada Sanatoryumu, binaların dayanıksız olması ve ulaşım sıkıntıları derken çeşitli nedenlerle 2005 yılında kapatılmış. Şimdi bu ünlü sanatoryumdan geriye boş hastane odaları ve terk edilmiş kapıları kaldı. Ancak buna rağmen Kelebeğin Rüyası gibi filmlere ev sahipliği yaptığını da unutmamak gerek.

Bahriye Mektebi

Bahriye Mektebi

Hüzünlü bir aşk hikâyesi ve edebiyatın kendisi yatıyor Bahriye Mektebi’nde. Bu mektebin 1930’lu yıllarda o kadar değerli öğrencileri varmış ki… Mesela Nazım Hikmet ve Necip Fazıl bunlar arasında. Ama sadece öğrencileri değil, öğretmenleri de bir o kadar önemli isimlermiş. En bilineni Yahya Kemal. Nazım Hikmet’in “Hocam olarak girdiğiniz bu eve, babam olarak girmenize izin vermeyeceğim” sözünü hatırlıyor musunuz? Bu sözler aslında bir nottan, hem de Nazım Hikmet’in Bahriye Mektebi’ndeki öğretmeni Yahya Kemal’e yazdığı bir nottan.

Nazım Hikmet’in annesi Celile ile Yahya Kemal’in aşkını duyanlarınız vardır. Talihsiz ve bir bakıma imkânsız aşkmış onlarınki. Aşkları da zaten Heybeliada’dan giden bir “Sessiz Gemi”yle bitmiş derler. Yani kavuşamayan iki aşığa da kucak açmış bu ada.

Mavromatis Köşkü

İsmet İnönü Müzesi

Cadde’de kapısında Türk bayrakları ile dikkat çeken pembe beyaz köşk ise Atatürk’ün bir müddet kaldığı, İsmet İnönü’nün yaşadığı Mavromatis Köşkü diğer adıyla İsmet İnönü Müzesi. İsmet Paşa rahatsızlanınca doktorlar temiz orman havasının iyi geleceği söylenince adadan bu köşk gösterilmiş. Fransız ev sahibi eşyaları ile birlikte 25.000 Lira isteyince paşa 9.000 Lira verebileceğini söyleyince ev sahibi eşyasız evi 9.500 Liraya paşaya vermiş. Müze içerisindeki şimdiki sergilenen eşyalar ise zamanında Ankara’dan Atatürk tarafından getirilerek İsmet Paşa’ya ev hediyesi olarak verilmiş.

Sadece iki katını ziyaret edebileceğiniz müzeye giriş ücretsiz, fakat köşk vakıf malı olduğu fotoğraf ve video kesinlikle çekilmesine izin verilmiyor (rica minnet 5 fotoğraf alabilmem için izin verdiği için görevli abiye teşekkürlerimle). Buradan ise Ümit sokağında sıra sıra tarihi rengarenk köşklerin arasında keyifle yürümek harikaydı. Adanın diğer yönüne Denizcilik Lisesinin arkasından yaklaşık 20 dakika yürüyüş sonrası Çam limanına bakan tepedeki Sanatoryum’u ziyaret edebilirsiniz kapısındaki bekçi şuan da kapalı demesi biraz üzdü tabi. O kadar yol teptim, fakat göremedim. Burası öğrendiğim bilgiye göre 1924 yılında Atatürk tarafından hizmete verilmiş verem hastanesiymiş. Bu limanı tepeden büyük bir keyifle seyredebilirsiniz.

SESSİZ SAKİN GÜZEL BİR YER HEYBELİADA

Ben bu güzel adayı çok sevdim. İnsanın huzur ve sessizlik istediğinde temiz havası ve güzelliğiyle kafasını dinleyebileceği enfes bir yer. Hafta sonu İstanbul’da yada İstanbul’a gelirseniz vakit ayırın, bu güzel adanın tarihi sokaklarında güzel tarihi binaların arasında dolaşın. Mevsim yaz ise koylarında denize girin, faytonla adayı turlayın, sahilde balığınızı yiyin. Çay bahçelerinde simit çayın keyfini sürün ama bu güzel adaya gelin. Bir günde yürüyerek adanın altını üstüne getireceğinizi düşünüyorum   Ada’da sahil bandındaki restoran  ve cafelerde denize nazır soluklanabilir Seveceğinizi umuyorum, ben tekrar geleceğim, hem insan sevdiğini tekrar görür değil mi?