Güneydoğu Anadolu bölgesi gerek insanının hoşgörülü tavırları, misafirperverlikleri gerekse de yöresel tatları, tarihi gezilecek yerleriyle turizmin son yıllardaki gözde bölgelerinden biri haline gelmiş durumda. Özellikle son yıllarda GAP turlarının yaygınlaşmasıyla birçok yerli turist bu bölgeye akın etmeye başladı. Halfeti de bu bölgenin görülmesi gereken en güzel yerlerinden biri. Bir tarih, bu topraklarda hatta Fırat sularında yatıyor. 2000 yılında Birecik Barajı yapımı sonucunda maalesef birçok köy Fırat nehrinin altında kalmış ve birçok insanı evsiz bırakan bu durum şimdilerde ise batık şehir olarak turizme açılmasına neden olmuş. Oradaki yerel halkın çoğu ufak pancar motorlu tekneleriyle “Batık Şehir” turu yaptırıyorlar ve geçimlerinin büyük kısmını bu şekilde sağlıyorlar.
Ayrıca Halfeti ilçesi, Uluslararası Koordinasyon Komitesi toplantısında “Cittaslow” -Sakin Şehir unvanını alarak ülkemizi gururlandırmıştır. Halfeti’ye ayak basmamızla beraber meraklı turistlerin tatlı siluetleri etrafı şenlendirirken, Halfeti’nin hüznünü yansıtan evler duygu karmaşasına sürüklüyor bizleri. Hüznünü paylaşarak, sessizce seyrediyoruz… Gözümüzü okşuyor bu görüntü. Çorak tepelerin, taşlık ve kıraç arazilerin yamacında kurulmuş kıyı şeridi yeşillenmiş düz bir çizgi gibi sırıtıyor. Kıyıda sıralanmış lokantalar ve tekneler gelen turistleri beklemekte. Bayağı rağbet var! Kalabalığın kimisi yemek, kimisi gezme derdinde…
Bölge civarındaki tarih çok eskilere dayanıyor. Tarihi öykü M.Ö. 855’te Asurlularla başlıyor. Yunanlılar, Süryaniler, Araplar, Persler, Mısırlılar, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler ve 1146’da Romalılar ve Osmanlılar…
HALFETİ TEKNE TURU
İskelede sırayla dizilmiş hepsi kooperatife bağlı pancar motorlu tekneler göreceksiniz. Eğer az kişiyseniz kendiniz özel tekne kiralayabilirsiniz. Özel küçük tekneler 150 TL’ye kiralanıyor ve kooperatife bağlı oldukları için eskisi gibi pazarlık payı maalesef yok. Eğer kalabalık bir grupla geldiyseniz büyük tekneler de mevcut ücret olarak daha da ucuz oluyor. Hemen kalkan bir büyük tekneye hafif bir pazarlık ile kişi başı 10 TL’den bindik. Normalde de kişi başı 20 TL gibi bir ücret almaktadırlar.
Meşhur sular altında kalan şehir diye bilinen Halfeti için bu tekne turu şart. Birecik Barajı üzerinde keyifli bir tur sizi bekliyor olacak. Akarsu olmasına rağmen suyun berraklığı ve rengi inanılmaz güzel gözüküyor bu sayede harika kareler çıkartabilirsiniz. Teknede dilerseniz Halfeti’nin tarihini anlatan ses kaydı da mevcut.
RUM KALE
Tekneyle giderken sol tarafınızda Rum Kralı’nın kızının mağarası “Kız Mağarası” göreceksiniz. Rivayetlere göre İncil bu mağarada çoğaltılmış. Mağaranın efsanesine gelince; Kral’ın kızı çobana âşık olmuş. Kral’da buna izin vermeyip kızı mağaraya hapsetmiş. Kız orada uzun süre yaşamış.
Kız Mağarası’ndan uzaklaşırken, ” Rumkale” karşılıyor. Sarp kayalıkların üzerinde yükseliyor, Rumkale. Önünden geçerken rehberimiz anlatmaya başlıyor. Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği noktada kurulu kale. İsteyenler Rumkale’ye merdivenlerden çıkıp tırmanabilir.
Zümrüt yeşili sularla renklenmiş bir göle doğru uzanan, su damlasına benzer bir yarımada düşünün. Yarımadanın karayla bağlantı kısmında da büyük bir uçurum açılmış. 1838’de Rumkale’yi ziyaret eden Moltke; “Kayalığın nerede bittiğini, insan eserinin nerede başladığını söyleyebilmek çok zor!” demiş.
Kale kayalığın dik yontulmasıyla, doğal sur meydana çıkarılarak oluşturulmuş. Sonra bu doğal surların üstüne duvar yapılmış. Uçtaki surlarda burçlar ve mazgal pencereler dikkat çekiyor. Asıl ilginç olanı ise Kale’nin yükseldiği yerde savunma kolay olsun diye 12. yüzyılda 30 metre derinliğinde ve 20 metre genişliğinde oyularak hendek açılmış olması.
Rumkale’yi gizemli ve ilginç yapan olayların başında, İsa’nın 12 havarisinden biri olan Johannes’in İncil’i burada yazmış olması geliyor. Halfeti’den kiraladığınız bir tekne sizi kalenin batı yakasındaki iskelede bırakıyor, kendisi doğu taraftaki iskeleye gidiyor. Ziyaretçiler (biraz da yürüme yeteneklerine güvenerek) başta Johannes’in Mağarası olmak üzere, MÖ 840 yılında Hititler tarafından yapıldığı tahmin edilen kaleyi şaşkınlık içerisinde batıdan doğuya kadar dolaşıyor. Kale’ye çıkmak biraz zahmetli gözükmektedir.
Tepede en dikkat çekici eser kuyu. 8 m. genişliğinde ve 75 m. derinliğinde bulunan kuyu, kaleye su ihtiyacını karşılamak için yapılmış. Kuyuya basamaklarla iniliyor. Yukarı çıkmayı tercih etmedik. Bir sonra ki gelişimize saklıyoruz. Her zaman gelmek için bir neden olmalı, öyle değil mi?
SAVAŞAN KÖYÜ
Turun sonuna doğru o en bilindik sahne karşınıza çıkıyor. Sular altından yükselen cami minaresi. Bu koy gibi olan yerde üç katlı bir okul, sağlık ocağı, 16 tane ev ve hatta bir de mezarlık sular altında kalmış. İnanması gerçekten çok güç ama üzerinde gittiğiniz suyun altında bir tarih yatıyor.
Büyük tekneler hemen Batık Camii’nin biraz ilerisinde küçük bir yerde mola veriyorlar. Burada eşsiz manzara karşısında çayınızı yudumlayabilirsiniz.
Bahçesi bereketli, topladığı meyveleri önümüze sunuyor. Uzun soluklanmanın ardından Savaşan Köyü’nü, Fırat’ın sularıyla baş başa bırakıp, teknemizle kıyılara tatlı dokunuşla dönüşe geçiyoruz. Halfeti’ye vardığımızda önünden motora bindiğimiz lokantaya yerleşiyoruz. Buraya gelince isterseniz, Şabut balığı yiyebilirsiniz. Şabut balığı sadece Fırat Nehri’nde çıkan yöreye özgü bir balık. Balığı daha önce tadanlar “harika bir lezzet olduğunu” söylüyorlar.
SİYAH GÜL
Halfeti dendiğinde ilk duyduğunuz şeylerin başında gelir “Siyah Gül. Dünya’da siyah gülün yetiştiği tek yerdir Halfeti. Fakat her giden maalesef siyah gülü göremez. Eğer Mayıs ayında gittiyseniz Halfeti’ye siyah gül görme ihtimaliniz çok yüksek. Diğer aylarda pek fazla görme şansınız yok. Ancak biz Kasım ayında az da olsa görebilenlerdeniz.
HALFETİ’YE NASIL GİDİLİR?
Halfeti, bulunduğu bölge itibariyle Gaziantep ve Şanlıurfa’nın tam ortasında yer alıyor ve Fırat nehrinin bir tarafı Gaziantep’e, diğer tarafı Şanlıurfa’ya bağlı. Halfeti ise Gaziantep’e bağlı olan kısmında yer alıyor. Gaziantep’ten Şanlıurfa yolunda giderken ilk değil ikinci Birecik sapağından çıkıyorsunuz ve daha sonra Halfeti tabelasını takip edin. Yaklaşık bir 20 dakikalık köy yolundan sonra Eski Halfeti’ye ulaşacaksınız.
Gaziantep’ten yaklaşık 100 km olan Eski Halfeti 1,5 saat civarlarında sürmektedir.
Yorumlar