Çatalhöyük Neolitik Kent, binlerce yıl öncesindeki tarihe tanıklık edeceğiniz muhteşem bir yer. Tarihi derecesi yüksek Çatalhöyük için hiçbir tanıtım göremedim. Sadece ilçenin girişinde ve çıkışında birer tabela mevcut o kadar. Bu şehrin antik kent için önem verilmediğini gösteriyor üzücü bir durum doğrusu. Üstelik dünya yerleşiminin en eski yapıldığı yerlerden biri olan Çatalhöyük Unesco Dünya Mirası listesinde. Bu ülkemiz için büyük bir gurur kaynağı. Konya terminalinde sorduğumuz çoğu insandan Çatalhöyük’e nasıl gidilir? Sorusuna cevap alamamak ayrı bir şaşırtan durum oldu bizim için.
Araçsız gelenlere Çatalhöyük’e gitmek için en uygun yol;
- Konya merkezdeki minibüsler ile eski garaja gitmek.
- Buradan her yarım saatte bir kalkan Çumra minibüslerine binerek 40 dakikalık bir yolculukla Çumra’ya ulaşmak.
- Çumra’dan 11 km uzaklıktaki Çatalhöyük Neolitik Kente gitmek için yazın ilçeden sadece bir vasıta çalışıyormuş. Diğer zamanlar ise ulaşım maalesef yok . Ya ilçeden tahmini 70 TL vererek taksi tutacaksınız, ya otostop yapacaksınız yol ayrımına kadar (oradan 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra varacaksınız) ya da bizim gibi ilçeden bir yardımsever vatandaşa rica ederek aracıyla sizi oraya bırakması…
Neolitik kent; 1950’li yılların sonlarına doğru keşfedilmeye başlanmış. Doğu ve batı olmak üzere iki höyükten oluşmaktadır. Doğu höyüğü M.Ö. 7400 ve 6200 yılları arasında 18 Neolitik yerleşim katmanını, batı höyüğü ise M.Ö. 6200 ve 5200 yılları arasında tarihlenen Kalkolitik döneme ait kültürel özellikleri göstermektedir. Çatalhöyük Neolitik Kent’e giriş ücretsiz. İlk öncelikle dolaşmanız gereken girişin solundaki örnek kerpiç evde eski çağdaki yaşamın örneklerini görebilirsiniz. Evlerde temel yaşam alanı olan, yemek, uyku hazırlıklarının yapıldığı ana ile depolama faaliyetlerinin sürdürüldüğü yan odalar mevcut.
Evlerin içine ise zamanın figürlerini duvarlara çizmeleri ise şaşırtıcıydı. Örnek evin hemen yanında ise müze odaları bulunmaktadır. Burada binlerce yıl öncesinde kullanılmış ve kazılarda çıkarılmış heykeller, çanaklar, çömlekler, tuzluklar, kil mühürler ve boğa başları sergilenmektedir. Buradan kısa bir yürüyüşle doğu höyük ve batı höyük kazı alanlarını inceleyince etkilenmemek mümkün değil. Burada evler bitişik yapıldığı için sokakların bulunmaması ilgi çekiciydi. Yerleşiminde ise en az 8.000 insanın yaşadığını öğrenince hayretler içine düşmemek elde değil. Böyle bir büyük değeri Şanlıurfa‘da Göbeklitepe’de görmüştüm.
DÜNYANIN EN ESKİ YERLEŞİMİ
Dünyanın en eski yerleşimlerinden olan bu yerlerin sakinleri dünyanın ilk tarımcı topluluklarından olma özelliğini de taşımaktalar. Bu höyüklerde yaşam tahmini 1.400 yıl boyunca sürmüş. Evler üst üste inşa ederek katmanlar haline getirmişler ve evlere giriş çatılardan giriş sağlanmış. Tahmini 9000 yıl öncesinde Neolitik çağda ilk yerleşimin gerçekleştiği tarihin izlerini görmek büyük mutluluktu benim için. Bu tarihi uzun uzun anlatmak çok zor yaşamak gerektiğini düşünüyorum. Unesco miras listesindeki bu tarihi değeri en kısa zamanda görmenizi temenni ederim. Zira eski medeniyeti anlatabilmek pek mümkün değil, yaşamak en güzeli. Dönüşte ise bir arkeolog’a rastlamamız büyük şanstı yoksa koca günüm heba olacaktı.Buraya gelirken yol durumunu göz önüne almanızı öneririm.
Yorumlar