Arabayla Ege Turu Gezilecek Yerler

Arabayla Ege Turu, Şirince Köyü, İzmir

Tek bir şehir yerine birkaç bölgeyi gezerek seyahat etmenin tadı bir başkadır. Arabayla yolculuğun keyfi bir başka olsa da uzun mesafelerde yorucu bir hal alabilir. Hem yol yorgunluğumuzu hafifletecek, hem de arabayla dilediğimiz yerleri gezebileceğimiz bir Ege turunu sizin için planladık. Kendimize ait bir aracımız olmadığı için araç kiralama konusunda güvenilir bir firmadan araç kiralamaya karar verdik.

Bunun için İstanbul’dan İzmir’e hava yoluyla ulaşıp oradan kiraladığımız araç ile yola devam etme kararı aldık. otorento.com.tr araba kiralama firmasından kiraladığımız aracı İzmir’den teslim alıp dönüşte İstanbul’a teslim edeceğiz. Teslimatı farklı bir şehirde yaptığımız için ek bir hizmet bedeli ödeyeceğiz.

1. Gün: Şirince, Selçuk, Efes Antik Kenti

Arabayla Ege Turu, Şirince Köyü, İzmir

İzmir havalimanından, Ege bölgesinde görülmeye değer yerlerin başında olan Şirince’ye doğru yola çıktık. Selçuk’tan geçerek muhteşem doğa manzarası eşliğinde, yaklaşık 1 saat süren yolculuğun ardından Ege’nin sevimli yerleşim yerlerinden biri olan Şirince Köyü’ne vardık.

Tarihi, kültürel ve doğal dokusunu korumuş ender Rum köylerinden biri olan bu köyde, kısa bir yürüyüşün ardından Tahta Köprü ve St. John Kilisesini ziyaret ettik.  İmparator Justinien ve karısı Theodora tarafından yaptırılan, İncil yazarı St. John’un mezarının bulunduğu bu altı kubbeli kilise buram buram tarih kokuyor.

Arabayla Ege Turu

Çeşitli kabartma frizlerden oluşan Bizans dönemi surlarının girişi olan Takip Kapısı ise görülmeye değer. Kilisenin yanında bulunan İsa Bey Camii de yıllara inat tüm güzelliğini korumuş bir yapı olarak dikkat çekiyor.

Şarapları, zeytinyağları ve şirin dağ evleriyle ünlü olan Şirince gerçekten görülesi bir belde. Şirince’ye özgü ve eşi benzeri olmayan meyve şaraplarını tatmak üzere şarap evinde soluğu aldık. Keyifli vakit geçirdiğimiz şarap evinden ayrılıp rotamızı Efes Antik Kenti’ne çevirdik. Tüm gizemiyle bizi tarihin derinliklerine çeken Efes Antik Kenti’nde Celsus KütüphanesiHadrian TapınağıKuretler CaddesiBüyük Tiyatro gibi birbirinden güzel tarihi eserleri inceleme şansı bulduk.

Efes’in ardından Hıristiyanlığın en kutsal mekânlarından birisi olarak kabul gören ve Meryem Ana’nın son günlerini geçirdiği Meryem Ana Evi’ni ziyaret ettik. Efes yakınlarındaki Yedi uyuyanlar mağarasına da uğradıktan sonra konaklama için otele geçiyoruz. Şirin ve sevimli bir otel olmasının yanı sıra, Efes’e 4 km yakınlığıyla kalbimizi çalan Hotel Artemis’i tercih ettik.

2. Gün: Kuşadası

Kuşadası

Sabah kahvaltısının ardından Kuşadası’na doğru yola çıkıyoruz. Sıradaki planımız Kuşadası’nda güzel bir tekne turu. Baradan, maydanoz ve koru koylarını gezeceğimiz güzel bir tekne turuna çıkıyoruz.

Bu  güzel koyda yüzme molası vererek, keyifli ve eğlenceli dakikalar geçiriyoruz. 16:30 civarında sona eren tekne gezimizin ardından tatlı bir yorgunluk hissediyor ve soluğu otelde alıyoruz. Merkeze yakın mesefede bulunan bir otelde ayarlıyoruz.

Akşam yemeği sonrası Kuşadası şehir merkezine inerek gece hayatını keşfe çıkıyoruz. Ertesi gün kahvaltıdan sonra Kuşadası’nın meşhur Kadınlar Plajı’nı görmeye gidiyoruz. Burası kalabalığı ve hareketliliği sevenler için güzel bir tercih olabilir. Daha sakin bir ortamda deniz ve güneşin keyfini çıkarmak istiyorsanız Grand Blue Sky Otel’in arkasında kalan küçük koylarını tercih edebilirsiniz.

3. Gün: Dikili, Bergama ve Foça

Bergama

Otelimizde kahvaltı yaptıktan sonra Kuşadası’ndan ayrılarak Dikili, Bergama ve Foça’yı gezmek üzere yola koyulduk. Yaklaşık 3 saat süren yolculuğun ardından Dikili’ye ulaştık. Dikili sahil kenarında bulunan Park Cafe’de güzel bir öğle yemeği molası verip ardından Atatürk Botanik bahçesi ve Nebiller Şelalesi’ne doğru bir gezintiye çıktık. Şehir turu sonrasında antik dönemdeki Pergamon Devleti’nin başkenti olan Bergama’ya ulaştık.

Bergama’da ilk durağımız şehir merkezinde bulunan ve Hıristiyanlığın 4 İncili’nin ve temel kurallarının kabul edildiği bir kilise ve aynı zamanda haç merkezi olan Kızıl Kule. Bergama’da Asklepion ve Pergamon olmak üzere iki güzel antik kent bulunuyor. Öncelikle, M.Ö 4 yüzyıldan kalma ünlü bir tedavi merkezi ve ilk sağlık kenti olan Asklepion’a gittik.

Orada tıbbın simgesi olan yılanlı sütun ve günümüzde de kullanılan 3500 kişilik tiyatroyu gezdikten sonra yüksek bir tepede heybetli bir görünüme sahip Pergamon’a geçtik. Tarihe ilgi duyanların oldukça keyif alabileceği bir yer burası. Yakınlarda bulunan Onxy taş atölyelerini ziyaret ederek taşlar hakkında bilgi almayı da ihmal etmedik. Bu arada Bergama barajından şehrin manzarasını seyretmek ayrı bir keyif.

Bergama gezintisinin ardından Fransa’nın meşhur sahil kenti Marsilya’yı da kurmuş olan Phokaia’ların başkenti Foça’ya geçtik. Foça’da kentin ünlü fok balıklarının da yaşam alanı olarak bilinen Siren kayalıklarını gezdik. Burası gerçekten görülmeye değer güzellikte. Foça’nın en önemli tarihi yapılarından biri olan Ceneviz Kalesi, Foça’nın geçmişi hakkında ipuçları veriyor bizlere. En eski taş yapıları ve çarşısı ile öne çıkan Eski Foça, şehrin en önemli noktası. Şehrin ruhunu yakından hissedebileceğiniz bu bölgeye uğramadan dönmeyin.

4. Gün: Ayvalık, Cunda Adası

cunda tabiat parkı

Sabah otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra Ayvalık’a doğru yola çıktık. İlk gezi durağı olarak Şeytan Sofrası’nı belirledik. Şeytanın ayak izini göreceğimiz ve eski bir lav birikintisi olan bu tepeye vardığımızda muhteşem bir manzara bizi bekliyordu. Ardından merkeze geçerek,  Ayvalık evlerini, Arnavut kaldırımlı sokaklarını, Agios Georgios Kilisesi‘ni (Çınarlı camii) gezdikten sonra Ayvalık’ın meşhur Ayvalık tostundan yedik.

Daha sonra rotamızı Ege bölgesinde görülmeye değer yerlerden diğer biri olan Cunda Adası’na çevirdik. Ayvalık koyundaki irili ufaklı 22 adanın arasında yerleşime sahip tek ada olan Cunda Adası’nda keyifli bir gezi planladık. İlk durağımız Ayvalık’ın en popüler tepesi olan Cennet Tepesi oldu. Burada irili ufaklı adalara gökyüzünden bakıyormuş hissini yaşıyorsunuz adeta.

Dünyada gün batımının en iyi seyredilebildiği yerler arasındaymış müthişti gerçekten. Diğer durağımız ise adıyla oldukça ilgi çeken Tımarhane adası. Çamlık Koyunun hemen karşısında bulunan, eski dönemlerde akıl hastalarını tedavi etmek için kullanılan bu adada küçük bir  manastır da yer alıyor.

Ayvalık, Cunda Adası

Eşsiz Cunda Evleri arasında keyifli bir gezinti yaptıktan sonra yorgunluğumuzu atmak için kendimizi Şeytanın Kahvesi’nde bulduk. Burada Ayvalık’ın meşhur içeceği koruk suyunun da tadına vardık. Daha sonra sahile doğru yol alarak Cunda Adası’nın en gözde mekanlarından Taş Kahve’de meşhur damla sakızlı kahvesini içtik. Ayvalık’ta butik bir otelde geceyi geçirdikten sonra ertesi sabah kahvaltının ardından Ayvalık’ın en meşhur plajı Sarımsaklı’ya gittik.

Eşsiz kumsalı ve pırıl pırıl deniziyle gerçekten bir harikaydı. Gün boyu deniz, kum, güneşin keyfini çıkardıktan sonra akşama doğru otele geçtik. Son günümüzde Rum meyhanesine gitmeden dönmek olmaz diyerek Cunda Adası’ndaki Rum meyhanelerinden birinde sirtaki eşliğinde keyifli bir gece geçirdik.

5. Gün: Cunda Adası, Bandırma-Yenikapı feribotu, İstanbul

Sabah kahvaltısının ardından Cunda Adası’ndan ayrılarak dönüş yoluna koyulduk. İstanbul’a en rahat ulaşımın Bandırma-Yenikapı feribotuyla olduğuna karar verip Balıkesir yolu üzerinden Bandırma’ya doğru yola çıktık. Yaklaşık 3.5 saat süren yolculuk sonrasında Bandırma’ya vardık. Arabalı feribotla rahat ve keyifli bir dönüş yolculuğu geçirdik. İstanbul’a vardığımızda otorento.com.tr ofisine aracımızı teslim ettik.